11 Kasım 2008 Salı

Cennetin Dibi

"Evet okulların, hapishanelerin özelleştirildiği gibi (ki seçmen davranışlarına göre de çoğunluk bundan yana) sıra geldi çağdaş tapınaklarımızın, törenlerimizin özelleştirilmesine. Artık ibadet yerleri ve dini törenlerimiz egemen ruhban sınıfın imtiyazlarını korumak yerine, inananların tercih ve beğenilerine göre düzenlenecek. Hiç şüphem yok ki dinlerimiz daha popüler ve demokratik olacak, hem de ömürleri uzayacak.

Özelleştirenlerin herhalde ilk yapacakları iş, şimdiye kadar dinlerin ücretsiz olarak sorumsuzca bol keseden babalarının malıymış gibi dağıttığını, para karşılığı sunmak olacaktır. Bugün Katolik kilisesi ayinlerinde, az bile verilse ekmek ve şarap bedava. Üstelik tecrübeli ve kültürlü bir hatipten günün can alıcı sorunlarıyla ilgili bir konferans ve daha sesi bozulmamış genç oğlanlar korosundan org eşliğinde nefis bir konser dinleyebiliyorsunuz. Üstelik ırza geçmek ya da adam öldürmüş olmaktan tutun da can sıkıntısına kadar bütün özel sorunlarınızı gizleyerek, kanundan korunarak, bir kafes arkasından papaza danışabiliyorsunuz. Günümüzün hızlı ve çok yönlü yaşam anlayışına uygun olarak, günah çıkarma ve tüm diğer hizmetler tek bir mekanda peşpeşe sunuluyor. Şayet seçiminizde itina gösterdiyseniz mekanlardan mekan da beğenebilirsiniz. İsterseniz çağdaş İskandinav mimarisi kiliseler, isterseniz nefis .yüzyıl katedrallerinde bu hizmetlerden bedava yararlanabilirsiniz. Ekmek ve şarap bir McDonald's hamburgeriyle koladan, vaaz sıradan bir politikacının yalanlarından, koro ve org beş on dakikada doldurulan kasetlerden, günah çıkarma psikanaliz şarlatanlığından daha hoş değil mi? Bir bilete değmez mi bunların hepsi? İnanın, kiliseye, camiye gitmiyorsanız bedava diyedir. Türümüzün bir özelliği bu. Bir yandan beş para etmeyen şeylere dünyanın parasını verir, bir yandan da maddi değeri yok diye dünyanın en güzel şeylerinin bedava olduğunun farkına varmaz ya da küçümseriz."

Hiç yorum yok: